ÖZGÜRLÜK DANSI

Yağmur Pınar
2 min readJun 9, 2021

--

Kendini üzgün hissettiğinde ne yaparsın? Ya da mutlu hissettiğinde? Peki ya endişeli olduğun zamanlarda? Bu soruyu bana her yönelttiklerinde “Bilmiyorum ki sıradan şeyler işte!” diye cevap verirdim. Sonra iç dünyama yönelir ve bu soruyu kendime tekrar ve tekrar sorardım lakin özel bir cevap bulamazdım. Yetkin Gençler blog yazarlığı eğitimi aldığımızda fark ettim ki ben yazıyorum. Ben üzgün olduğumda, mutlu olduğumda ya da kendimi her endişeli hissettiğimde yazıyorum. Odam günlükler ve kendime yazdığım mektuplar ile dolu. İnsanları anlamadığımda, hayat beni yorduğunda, kendimi çıkmazda hissettiğim zamanlarda tek yaptığım şey yazmak. İşte tam da o anlardan birindeyim. Sahilde çimlerin üzerinde oturuyorum ve çevreyi inceliyorum. İnsanları, hayatı, kendimi sorguluyorum ve yazıyorum…
Herkesin bir hayat amacı var. Savaşlar veriyoruz, mücadele ediyoruz. Hiç bitmeyen bir yarışta koşuyoruz. Yorulduğumuzda ve durduğumuzda diğer insanlar önümüze geçiyor. Biliyoruz ki yorulmamamız gerek, koşuya devam etmemiz gerek. Bitiş çizgisi olmayan bu koşuda kendimizi nasıl motive edip yarışa devam edebileceğimizi ise kimse söylemiyor. Koşuyoruz, niye koştuğumuzu bile bilmeden. Oysa bir an olsun herkes dursa. Etrafını incelese. Sevdiği insanları ve yaşadığı anları fark etse. Derin bir nefes alsa. Yaşamı mücadele olarak değil de aşk olarak görse, dostluk olarak görse, huzur olarak görse. Herkes bir an sakin olup birbirine baksa ve biz şu an ne yapıyoruz? diye sorsa. Neden kırıyoruz birbirimizi? Neden bu kadar benciliz? Neden elimizde olmayan imkanlardan dolayı utanıyoruz? Neden çaba göstermeden kazandığımız zenginlikler ile övünüyoruz? Aniden herkes koşuyu bıraksa ve dans etmeye başlasa mesela. Rüzgarı yüzünde hissetse ve içinden geldiği gibi dans edip kendini özgür bıraksa. Belki de mutluluk bu zorlu yarışta önde gitmek, uğrunda çabalayıp da sonunda kazanılan bir ödül değildir dese. Belki mutluluk yaşadığın ve yaşadığını hissettiğin o küçük anlarda saklıdır diye düşünse.

Bu mücadelede kendimizi, sevdiklerimizi, yaşama hevesimizi kaybediyoruz. En acısı da bunu bir an olsun sorgulamıyoruz. Günden güne yabancılaşıyoruz benliğimize. Koştukça uzaklaşıyoruz değerlerimizden. Hayatın bize sunduğu güzellikleri görebilmek için bir an olsun durmuyoruz. Sadece koşuyoruz. Tüm değerli anların, bizi bekleyen küçük mutlulukların yanından hızlıca geçip gidiyoruz. Zaman akıyor, hayat geçiyor, biz koşuyoruz…

Sana sesleniyorum. Senin kalbine, benliğine, koşmaktan yorgun düşmüş bedenine ve zihnine. Belki de bu yazıyı okumanın bir anlamı vardır ve şu an bu zorlu koşuyu bırakıp, hayat ile birlikte dans etmen için doğru zamandır. Esen rüzgarı, aldığın nefesi ve anı yaşamanın verdiği huzuru hisset. Bırak diğerleri koşmaya devam etsin, sen içinden geldiği gibi dans et!

--

--