Toplumsal Normlar ve Maskeler

Yağmur Pınar
2 min readMay 26, 2021

--

Toplumda belli kalıplar vardır. Kendimizi bazı hareketleri yapmaya zorunlu hissederiz ve aslında o hareketleri yapma odaklı büyütülürüz. Toplumun bazı kesimleri tarafından yanlışlar ve doğrular belirlenir. Sorgulamamıza bile izin verilmeden bunları yapmamız beklenir. Peki ya farklılıklar?

Aslında hepimizi birbirinden farklı kılan şey duygularımız ve onu yansıtış şeklimiz. Çocukluk yıllarımızdan itibaren bu farklılıklarımız göz ardı ediliyor. Bazı telkinler verilerek baskı oluşturuluyor. Ben bu telkinler ile karşılaştığımda çok küçük bir yaştaydım. Babaanneme çok düşkündüm ve zamanımın çoğunu onunla geçirirdim. Babaannemin bana “Ben ölürsem en çok sen ağlarsın.” dediği günü hatırlıyorum. İşte o gün, sevginin kaybettiğinde ne kadar ağladığınla ölçülen bir değer olduğunu sanmıştım. Babaannemi en çok ben seviyorsam, o öldüğünde en çok ben ağlamalıydım. Demek ki insanlar acılarını ağlayarak ve kendini perişan ederek yaşardı. İlkokul yıllarımda kendimi düşünmeye verdiğim ve bunun için sessiz kaldığım her zamanda ailemin ve çevremdekilerin, bu çocuğun bir problemi mi var, neden mutlu değil acaba, diye endişe duyduklarını hatırlıyorum. Demek ki mutluysan gülümsemen ve bunu insanlara göstermen gerekiyordu çünkü mutluluğun yüzündeki ifadeyle belirleniyordu. Lise yıllarımda üniversiteye hazırlandığım dönem psikolojik olarak zor günler geçirdim. Ailem için üniversiteye hazırlanan bir öğrencinin zor günler geçirmesi ve stres yapması çok normaldi. Bana profesyonel bir destek aldırmak yerine stres yapmamam gerektiği ile ilgili sürekli öğütler verip durdular. Demek ki stres böyle bir şeydi ve insanların içinde bulunduğu duygusal durumun kötülüğü ne boyutta olursa olsun, ortada buna sebep olabilecek bir durum varsa bu sorgulanmamalı ve üstüne gidilmemeliydi. İnsanlar öfkelendiler ve kalbimi kırdılar. Sonra da “Öfkeliydim, bu yüzden hakaret ettim.” dediler. Demek ki öfke insanı böylesine ele geçiren bir duyguydu ve öfkeli insan dilediğince hakaret edebilirdi.

Farklılıklarımıza rağmen aynı duyguları aynı şekilde yaşamımızı bekleyen bir toplumda, maskeler takıyoruz. Cesur olup maske takmayanları ise gaddarca eleştiriyoruz. Ben bugün bu satırları yazarken beni ben yapan duyguları, başkasının doğrularına göre yaşamaya çalışmayı bırakıyorum ve maskemi çıkarıyorum.

Babaanne, öldüğün gün cenazende en çok ben ağlamadım. Hatta tabutunu gördüğümde içimden gülümseyerek tabutuna sarılmak geldi. Seni bağırışlar içinde değil de sevgiyle yollamak istedim. Ben öldüğün gün ağlamak yerine, bana bugüne kadar öğrettiklerin ve yaşadığımız o güzel anlar için minnettar olup sana her saniye teşekkür ettim.

--

--